Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, “Tayyip Erdoğan’ı 22 yıldır iktidarda tutan şey iyi ittifak kurması değil, iyi ittifak bozması. En son Cumhurbaşkanlığı seçimini hatırlayın, Altılı Masa’yı nasıl bozduğunu düşünün” dedi.
TİP, Çatalca’daki Nazım Özbay Kültür Merkezi’nde bugün 3. İşçi Okulu programı düzenledi. Sendikal nedenlerle işten çıkarılan ve mücadeleleri sonucu geri işe alınan Polonez işçilerinin de yer aldığı etkinliğe TİP Genel Başkanı Erkan Baş da katıldı.
“Karşımızda bir yalan bombardımanı var. O yalana karşı bizim doğruları birleştirmemiz lazım” diyen Baş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İktidar bizi bölmeye, parçalamaya, düşmanlaştırmaya çalışıyor. En önemli özelliği bu, bu iktidarın. Herkes birbirine düşman olmuş bu iktidar döneminde. Evlerde huzur kalmamış durumda. Anne baba çocukla kavga ediyor.
Akrabalar birbirine girmiş durumda. Herkesi birbirine düşman ediyor ama herkesi düşman eden bu iktidar, her gün daha zengin oluyor. Biz, birbirine düşman olanlar çeşitli nedenlerle her gün yoksullaşıyoruz. Biz emeğimizle, alın terimizle yaşamaya çalışanlar her gün daha kötü şartlarda yaşıyoruz.
Bunlar her gün daha zengin oluyor. O zaman ne yapacağız? Doğrularımızı birleştireceğiz. Aynı şeye sevinen, aynı şeye üzülen insanlar yan yana gelecek. Din, dil, ırk, inanç, mezhep, hiçbir ayrım bizim açımızdan önemli değil. Dünyanın her yerinde insanların birçok şeyi farklıdır ama dikkat edin. Bütün dünyada alın terinin ve gözyaşının rengi aynıdır.
Polonez işçilerinde gördük. Birleşik Metal’in yasaklanan grevlerinde gördük. İşçiler, aralarındaki ayrımları bir kenara bırakıp birleştiklerinde mutlaka ama mutlaka kazanıyorlar. Belki yarına kalıyor ama asla patronların ve iktidarın yanında kalmıyor. Mutlaka hakkımız olanı alabiliyoruz.
“Patronların tarikatları, cemaatleri var”
Hepimiz ülkenin dört bir yanında aynı haksızlıklara karşı tepki gösteriyoruz, mücadele ediyoruz ama birisi mücadele ederken diğeri ondan haberdar olamıyor. O yüzden aynı mücadeleye yeni baştan başlamak gerekiyor. Oysa patronlar öyle değil. Patronların mesela TÜSİAD’ları var, işveren sendikaları var, tarikatları var, cemaatleri var.
Birbirlerine sahip çıkıyorlar. Belki ülkenin yüzde 1’i bile değiller. Azıcık insan ama birbirlerine sahip çıkıp bizim üzerimize bir tahakküm oluşturmaya çalışıyorlar. Buna karşı bizim yan yana gelmemiz, bir arada durmamız lazım. Sıklıkla şu konuşuluyor. Mesela ben en çok şu lafa uyuz oluyorum. Çok açık söyleyeyim. ‘Bunlar gündem değiştirmeye çalışıyor.’
Mesela bu lafa bir mesafe koyun. Ocak ayında biz neler yaşadık? Ocak ayının ilk günlerinde asgari ücret, Memur zammını, emekli zammını, enflasyonu konuşuyorduk ve bunların yetmeyeceğini konuşuyorduk. Milyonlarca insanın bu yıl, geçen yıla göre daha kötü koşullarda çalışmak zorunda kalacağını konuşuyorduk. Bunlar yüzde 100 gerçek.
Ülkenin esas gerçeği, bizim yoksullaşıyor olmamız. Geçen yıl borsada 45 bin kişinin kazandığı para, borsanın yüzde 98’iydi. Bu adamların bir yılda elde ettikleri kâr, bütün Türkiye’nin borcunu, borç faizini bitiren bir kârdı. Bir avuç insan…
“Tayyip Erdoğan Amerika’dan icazet almadı mı”
Türkiye’de dolar milyoneri 85 bin kişi var. Bazen ben yüzde 99, yüzde 1 diyorum ya, yüzde 1 bile değiller, binde 1’ler. Bir stadyum insan, Türkiye’deki bütün servetin yüzde 60’ından fazlasını alıyor. Kalanı hepimiz paylaşmaya çalışıyoruz. Ondan sonra da diyoruz ki ‘yetmiyor’. AKP, esas olarak bunu sağlasın diye iktidar koltuğuna oturtulmuş bir partidir.
2001’e geldiğimizde, AKP iktidara gelmeden önce Türkiye, uluslararası sermayenin, Türkiye’deki büyük para babalarının yarattığı kriz nedeniyle deyim yerindeyse denizin dibine düşmüş bir ülkeydi. Kasalar fırlatılıyordu, esnaf eylemleri yapılıyordu, işçi eylemleri vardı. Anayasa fırlatıldı falan, bir kriz patladı. Diyorum ki Türkiye, denize düştü.
Hep beraber biz bu ülkenin emekçileri, yoksulları denize düştük. Denize düştüğümüz sırada bir el, oraya bir yılan bıraktı. Denize düşen yılana sarıldı. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldi. Yani AKP’yi iktidara getiren aslında bu ülkenin, halkının verdiği oylar değildi. Hatırlayın, Tayyip Erdoğan Amerika’ya gidip icazet almadı mı? İsrail’den üstün hizmet madalyası almadı mı?
“FETÖ denilen yapı bütün partilere sızmış”
Bugün FETÖ denilen yapı bütün partilere sızmış, 2001’de bütün gücüyle AKP’nin kuruluşuna katılmış, bütün imkanlarını onun içine sokmuş. Niye? Onları iktidar yapabilmek için. Yani aslında AKP hem Amerika Birleşik Devletleri’nin hem Türkiye’deki tarikatların, cemaatlerin hem Türkiye’deki büyük zenginlerin, para babalarının iktidara oturttuğu o krizde Türkiye’yi, o krizi patronlar lehine sürdürülebilir hâle getirsin diye görev verdiği bir partiydi.
O ‘Ben Büyük Orta Doğu projesinin eş başkanıyım’ laflarını da böyle hatırlayın. Şimdi Türkiye’de sokağa çıksanız, herhangi vatandaşa deseniz ki ‘Hadi gel, Amerika’nın askeri olacağız’, yüzde 99,9’u ‘Hadi oradan’ der ama aynı insanlara ‘Biz Büyük Osmanlı’yı kuracağız. Yeniden Osmanlı’yı kuracağız. Hadi’ dediğinizde, ‘Vatan, millet Sakarya’ dediğinizde bu inandırıcı bir şey hâline gelebiliyor. AKP bunu yapabiliyor işte. AKP, Büyük Orta Doğu projesini, yeniden Osmanlı’yı inşa ediyoruz gibi bir kılıfla halka yedirebildiği için iktidar koltuğuna oturtulmuş bir partidir.
“Bukalemun gibi her renge giriyorlar”
AKP, ‘Sen eziliyorsun, sömürülüyorsun ama öbür dünyada çok mutlu olacaksın’ fikrini yaygınlaştırabildiği için iktidar koltuğuna oturtulmuş bir partidir. ‘Çalıyor ama alnı secdede’, bu lafa mim koyun. Bu fikirle AKP iktidar koltuğunda oturtuluyor. 22 yıldır AKP iktidarının değişmeyen bir tane gerçeği var.
Onlar bukalemun gibi her renge giriyorlar ama 22 yıla bakıyorsun, ne değişmemiş? Türkiye’nin en zenginlerinin toplam servetten aldığı pay her gün artmış. Zenginler her gün daha zengin olmuş. AKP iktidarında kârdan zarar eden zengin bile yok. O büyük zenginler her gün daha zengin olmuş. Biz her gün daha yoksul olmuşuz AKP iktidarı döneminde. Şimdi bunu sürdürebilmek AKP’nin temel amacı. Peki bunu nasıl sürdürüyor? Oraya gelelim.
Mesela ne oldu? Yeniden Gezi dosyası açıldı. Bir kısım arkadaş diyor ki, ‘Bu açlığı, yoksulluğu unutturmak için Gezi dosyasını açtılar’. Hayır; açlığa, yoksulluğa halkın duyduğu tepkinin büyüdüğünü gördükleri için ve halkın isyanından korktukları için, halkın yeniden yan yana gelip bunlardan hesap sormasının tedirginliğiyle kendilerini şu anda güçlü hissettikleri bir anda uyduruk gerekçelerle Gezi dosyasını açtılar.
“Korkuyu hâkim kılmaya çalışıyor”
Bu ülke tarihinin en onurlu halk isyanlarından biriydi Gezi. Tayyip Erdoğan’ın verdiği talimatları hatırlayın. Tayyip Erdoğan’ın ağzından çıkan her şeyin kanun olmasını istedikleri bir ülke fikrine karşı herkes durduğu yerden isyan etti. Bütün bu isyanlar artık hiç kimsenin tartışamayacağı kadar hukuksuz bir biçimde Gezi Parkı’nın yıkılması gelişiminde bir araya geldi. Yani aslında Gezi, ‘Bu ülkenin kaderi herhangi bir kişinin iki dudağından çıkacak bir söze teslim edilemez’ diyen farklı renkten, inançtan, kültürden, yaştan milyonlarca insanın bir araya geldiği ve ‘Biz halkız’ diye sesini en güçlü biçimde duyurduğu bir halk isyanıydı. Şimdi sen bunu aradan 12 yıl geçtikten sonra uyduruk biçimde yeniden gündeme getiriyorsan esas mesaj orada tutuklanan menajere, oradaki sanatçılara, aydınlara falan değil. Esas mesaj bize. Bizi ancak ve ancak bu korkuyla yönetebileceğini görüyor. Bu korkuyu hâkim kılmaya çalışıyor.
“Tek adam rejimine doğru Türkiye gümbür gümbür ilerliyor”
Bir gün menajer tutuklanıyor. Ertesi gün sanatçılar alınıyor. Sonra teğmenler ihraç ediliyor. Sonra Ekrem İmamoğlu’na dava açılıyor. Beşiktaş Belediye Başkanı tutuklanıyor. Esenyurt Belediye Başkanı tutuklanıyor.
Tayyip Erdoğan için şöyle bir rivayet vardır ya, ‘Çok iyi ittifak kuruyor. Önce FETÖ’yle ittifak kurdu, sonra liberallerle ittifak kurdu, sonra şunlarla ittifak kurdu’. Bence aklımızdan çıkartmamız gereken şey şu. Tayyip Erdoğan’ı 22 yıldır iktidarda tutan şey iyi ittifak kurması değil, iyi ittifak bozması. Bence bu çok önemli. Aklınızdan çıkartmayın.
Mesela en son cumhurbaşkanlığı seçimini hatırlayın, altılı masayı nasıl bozduğunu düşünün. Bir tek adam rejimine doğru Türkiye gümbür gümbür ilerliyor. Mesela Esenyurt Belediyesi’ne operasyon yapıyor. Bir kısım yurttaşın zihnine şunu kazıyor ‘Bu CHP değil Kürt’müş’ diyor. Bir tereddüt ediyorsunuz ya da Beşiktaş operasyonu yapıyor ‘CHP içindeki ekiplerden bir tanesi.’ En son teğmenleri hedef hâline getiriyor. Diyor ki ‘Bunlar zaten darbeci.”
“6 Şubat depreminde devlet mi vardı”
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin 2’nci yıl dönümünün yaklaşmasıyla ilgili de Baş, “6 Şubat depreminde devlet mi vardı Hatay’da, Maraş’ta, Malatya’da? Yoktu. Biz birbirimize sahip çıkarak çıktık oradan. Unutmayın. Öyle bir sistemle karşı karşıyayız ki insanlar enkaz altında kalmış, kendi selalarını dinleyerek öldüler bu ülkede. O arada ihtiyaç duydukları çadırları devlet onlara sunacakken onu parayla satan bir anlayışla mücadele ederek biz hayatta kaldık” (ANKA)
Yine mi! ‘Uzak Şehir’de levirattan doğan aşk hikâyesi… |
Günün öne çıkan haberleri… TIKLAYIN – Oyuncu, ses sanatçısı ve bağlı oldukları ajanslara vergi incelemesi: 150 isim riskli bulundu! TIKLAYIN – Ebru Dedeoğlu söyleşisi | Vedat Milor: Doğru bildiğimi söylemek beni düşman kazandıran biri yaptı ama asla vazgeçmedim TIKLAYIN – Mansur Yavaş’ın İstanbul’da Ekrem İmamoğlu desteğinin perde arkası TIKLAYIN – Günün spor manşetleri: “Morata’nın maliyeti belli oldu” “Fenerbahçe’de 2 flaş ayrılık” “Sıra Sörloth’ta” TIKLAYIN – Bir mesajla başlayan kâbus: Kişisel bilgilerini seks sitelerinde dağıttılar, photoshop yapılmış fotoğraflar paylaştılar! TIKLAYIN – Pınar Gültekin’i varile koyup yakan Cemal Metin Avcı’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası bozuldu TIKLAYIN – TÜRMOB verilerine göre, İmamoğlu’nun iddia ettiği bilirkişi S.B.’nin lisanssız olduğu ortaya çıktı |
More Stories
Afyonkarahisar’da bıçaklı ve pompalı tüfekli kavga: 2 yaralı
Otomobil tarlaya yuvarlandı! Sürücü hastaneye kaldırıldı
Diyarbakır’da Afetzedeler Yeni Evlerine Yerleşti